21 Şubat 2012 Salı

Türk Prysmian Kablo ve Sistemleri Genel Müdür Hakan Özmen, motor tutkunu yöneticilerden… İlk motorunu henüz 11 yaşında almış. O günden bu yana “motosi

Türk Prysmian Kablo ve Sistemleri Genel Müdür Hakan Özmen, motor tutkunu yöneticilerden… İlk motorunu henüz 11 yaşında almış. O günden bu yana “motosikleti” ile birlikte yaşıyor. Motorun kendisine ...

Türk Prysmian Kablo ve Sistemleri Genel Müdür Hakan Özmen, motor tutkunu yöneticilerden… İlk motorunu henüz 11 yaşında almış. O günden bu yana “motosikleti” ile birlikte yaşıyor. Motorun kendisine başarma duygusu, mücadele, sabır ve disiplini öğrettiğini söylüyor. “10 günlük zorlu bir yolculuk, 4-5 aylık fitness veya psikolog seanslarından daha etkili” diye konuşuyor. Bu nedenle hafta sonu dışında, pazartesi ve Cuma günleri de işe gelirken motorunu tercih ettiğine dikkat çekiyor.

Çocuk yaşta tanıştığı motorsikletin onun hayatında farklı bir yeri var. Varlığını motorsiklet üzerinde yüzünde rüzgarı hissederken en üst noktada duyumsuyor. Başarma duygusunu taşlı yollarda, zorlu virajları alırken daha yoğun yaşıyor. İşin stresini tümüyle unuttuğu anlar ise yine motorsiklet yolculukları… Türk Prysmian Kablo ve Sistemleri Genel Müdür Hakan Özmen’den bahsediyoruz. Kızının adını Doğa koyacak kadar doğaya tutkun olan Özmen için, motorsikleti adeta yeşile ve maviye ulaşma ve bütünleşme aracı. Motorsikletle dolaşırken tek başına, doğayı dinliyor, keşfediyor ve sabretmeyi öğreniyor. “Doğa ve motorsporları planlama, mücadele, sabır ve disiplini hayatımın ayrılmaz parçası haline getirdi” diye konuşuyor. İki motorsiklet sahibi olan Hakan Özmen, motorlarını işe gidip gelmek için de kullanıyor. Yaz tatillerinde ise çoğu zaman arkadaşlarıyla yurtiçinde ve yurtdışında uzun yolculuklara çıkıyor. Bu konuda yıllar içinde kendini ciddi anlamda geliştiren Özmen, bugün kendini temkinli bir motorsiklet kullanıcısı olarak tanımlıyor. Ancak bu özelliğini son yıllarda edinmiş. “Kızım dünyaya geldikten sonra hız tutkumu törpüledim. Artık sorumluluklarım arttı, tek başıma değilim. Dikkatli olmam gerek. Zaman zaman sınırlarımı daha iyisini yapabilmek için zorluyorum. Ara sıra keyifli olduğum zamanlar hız yapmayı seviyorum” diyor.

Bugüne kadar pek çok noktada zorlu yolculuklar yapan Hakan Özmen’in hayali Asya, Afrika ve Amerika turlarına çıkmak. Bu hayalini de mutlaka gerçekleştirmeyi istiyor.

Türk Prysmian Kablo ve Sistemleri Genel Müdür Hakan Özmen’le en büyük tutkularından birini motorsiklete duyduğu ilgiyi konuştuk.

* Motorsiklet kullanmaya ne zaman başladınız?
11 yaşında başladım. Almanya doğumluyum, çocukluğum orada geçti. Çevremizde bulunan bizden yaşça büyük ağabeylerin motosikletleri vardı. Onlardan izin alıp, binerdik. Tabii bazen izinleri olmadan bindiğimiz de olurdu. Motosiklete ilgi duymamın çeşitli sebepleri var. Birincisi hız. İkincisi çevre ile birebir temas ediyor olmam. Araba kullanırken kapalı bir yerdeyiz, dışarı ile temas yok. Motosiklette rüzgar ve sesle temas halindesiniz. Tek başına olmak da keyifli. Kendimle baş başa kalabiliyor, beynimi, ruhumu dinlendirebiliyorum. İki tekerleğin geçtiği her yerden gidebilmek de hoş.

* Motosiklet üzerinde olmak size hangi duyguları yaşatıyor, hangi yönlerinizi keşfetmenizi sağlıyor?
Mücadelede yılmamak ve sabır. Yaş ilerledikçe hızdan çok, motosikletin cadde dışında yapabileceklerinden hoşlanmaya başladım. Caddede sadece hız ve viraj var. Off-road da ise su, kum, taşlık, kayalık, dağlık alanlar var. Her parkur diğerinden farklı. Her birinde yaşanan tecrübe, heyecan da öyle... Her tepeden geçiş, dereleri aşış sonunda içinizi başarma duygusu kaplıyor. Her biri ayrı tecrübe olduğu için, hep ilerleme kaydediyor daha da ustalaşıyorsunuz. Ama “İşte ben oldum” asla diyemezsiniz, çünkü mutlaka yeni bir yer keşfeder ve onu da öğrenirsiniz. İkincisi de sabır. Uzun ve zorlu parkurlarda çok yoruluyorsunuz, vücudunuzda ağrılar oluyor. Kendinizle de mücadele ediyorsunuz, sınırlarınızı zorluyorsunuz. Sabır burada çok önemli bir faktör haline geliyor.

* İlk motosikletinizi ne zaman aldınız? Özellikleri nelerdi?
1994’te aldım. 650cc’lik Enduro modeldi. İlk göz ağrımdı. Hem cadde hem off-roadda kullanılan, her ikisinde de yeterli performansı olan bir tipti. Bu tiplere “funduro” diyorlar. Kullanmama ailemden, arkadaşlarımdan herkes karşı çıktı. Ama benim aklına koyduğunu yapan biri olduğumu bilirler, o yüzden baskıları uzun süreli olmadı. Vazgeçirmek yerine “Dikkatli ol, Yavaş sür” gibi nasihatlerde bulundular.

* Bugün kaç tane motosikletiniz var?
Benim 2 motosikletim var. İkisini de 2007’de aldım. Bir tanesi BMW 1200 GS Adventure. Diğeri KTM 525. 1200 GS Adventure olan hem hacim hem motor gücü olarak sınıfının en büyüğü. Teknolojik açıdan da sınıfındaki en iyilerden. Uzun yolculuk ve dünya turları için yapılmış. Bununla yolda gidebildiğiniz gibi, softroad denilen az taşlık, kumluk arazilerde de gidebilirsiniz. Ancak tam anlamı ile off-road yapamazsınız. Şasisi güçlendirilmiş. Kötü yol şartlarına kolay adapte olabiliyor. Hafifletmek için motorda alaşım kullanılmış. Çift silindiri var. Silindirler Boxer tarzı. Dolayısıyla, göreceli olarak yumuşak kullanımlı.

Büyük bir motosiklet olduğu için ağırlığı ve gücü dikkate alındığında tecrübe gerektirir. Yani “hayatınızın ilk motosiklet”i olarak alınacak bir araç değil.

İkinci motosikletim, KTM 525. Factory Racing modeli. Tamamen off-road için tasarlanmış. Yarışlarda kullanılan model. Çok hafif ve bu sınıftaki en yüksek motor gücüne sahip. Hiç fazlalık yok. Sinyaller çıkarılabiliyor, çamurluklar küçük ve ince. Ama genelde 450’si tercih ediliyor, çünkü 525 çok güçlü, tam performansında kullanmak çok zor. Fakat ben deneme amaçlı olarak 525’i tercih ettim.

* Sahip olmayı istediğiniz bir motosiklet var mı?
Kullanım şekli ve ihtiyaçlarım açısından istediklerime sahibim. 10 yıl sonra “kendime özel”, dizaynını benim yapacağım (tailor-made denilen) bir motosikletim olsun isterim. Bu türler Türkiye’de de yayılmaya başlandı. Şimdiden görüntüsü hakkında bazı fikirlerim var.

* Genellikle ne zaman motosiklet kullanmayı tercih ediyorsunuz? Örneğin işe motosikletle gidip geliyor musunuz?
Yazın pazartesi ve cuma günleri işe motosikletle geliyorum. Böylece trafik sıkıntısı yaşamıyorum. Yine yazın hafta sonu da off-road yapıyorum. Yılda 1 veya 2 defa uzun yol yapmaya çalışıyorum.

* Motosiklet hakkında bilginizi nasıl geliştiriyorsunuz, bu anlamda çok sevdiğiniz bir film ya da kitap var mı?
Özellikle motosiklet üreticilerinin eğitimlerini takip ediyorum. Adventure turlarına katılıyorum. Deyim yerindeyse üstatlarla konuşuyorum, onlardan bilgi alıyorum. Bol bol kitap, dergi okuyorum. Film seyrediyorum. Erzberg Enduro Yarışları’nın DVD’si, Dakar Yarışları DVD’si, Long Way Round, Long Way Down ilginç bulduklarım.

Motosiklet Günlüğü, film olarak güzeldi. Benim için önemli bir film de Easy Rider var. Ayrıca zaman bulursam Erzberg Yarışları’na izleyici olarak katılmak isterim.

* Motosiklet kulüplerine üyeliğiniz var mı? Kullanıcıların oluşturduğu sosyal ortamlara katılıyor musunuz?
Üye değilim. Üye olmayı da tercih etmiyorum. Zaman kısıtlı olduğu için kendi zamanımı kendim ayarlıyorum. Genelde arkadaşlarımla gitmeyi tercih ediyorum. Motosiklet kullanmak özgürlük demek. Kulüp üyesi olunca ne de olsa kısıtlanıyorsunuz. Bazı zamanlar zorunluluk olabiliyor. Motosiklet kullanmak zorunlu yapılacak bir şey değil. Kendi kurallarını kendin koymalısın.

* Henüz gitmediğiniz ama gitmeyi çok istediğiniz yerler nereler?
Üç güzergah var: Asya, Afrika, Amerika turları. En az üçer ay zaman alacaklar. O yüzden şu dönemde bunu yapmam mümkün değil. Bir de tabii benimle gelecek en az bir kişi bulmalıyım.

* Motosikletle gitmekten en çok keyif aldığınız güzergahlar nereler?
Fark etmiyor aslında. İyi planlı yeni bir güzergah keyifli oluyor. Aynı yerlere gitmek katma değer sağlamıyor. Yazları Çeşme’de arazileri ve tepeleri dolaşmak çok güzel. Herkes denizde olunca araziler bana kalıyor. Bakir bir ortam, henüz keşfedilmediği için oraların keyfini çıkarıyorum. Türkiye alsında off-road için çok uygun. Bir gün mutlaka keşfedilecek.

* Motosikletle yaptığınız en uzun yolculuktan bahseder misiniz?
Benim için uzun mesafeden çok parkurun zorluğu önemli. Kısa mesafe olabilir ama uzun günler sürebilir. Mesela, kazalarıyla, yaralanmalarıyla da olsa en keyifli gezi Batı Karadeniz turuydu. Arkadaşlarımla çıkmıştık. 1200 cc motosikletlerle off-road’a girdik. Amacımız hem keşif yapmak hem 1200 cc motosikletlerin off-road yapma kapasitelerini ölçmekti. Güzergahımız bizi çok zorladı. Bu süreçte de çeşitli kaza ve yaralanmalar yaşadık. Zaten dönüşte pek çok arkadaşım 1200 cc motosikletini satma kararı aldı ve iyileşmeleri bir hayli uzun sürdü.

Motosiklet Yolculuğu Psikologdan Daha Etkili

Öncesinde Egzersiz Yapmalı
Motosikletin üzerindeyken mutlaka dikkat edilmesi gereken birkaç şey var: Yorgun olmamak, uykusuz olmamak, alkollü olmamak. Uzun yol ve parkurlar öncesindeyse mutlaka bir egzersiz dönemi geçirilmeli ve hazırlık yapılmalı. Dolayısıyla insanın bu tür bir yolculuğa kendini önceden hazırlaması gerek.

Yolculuk Stresi Unutturuyor
Çok stresli zamanlarda, insan sadece ve sadece yola, motora, parkura konsantre olabiliyorsa yolculuktan verim alır, kendine katkı sağlar. Diğer türlü, düşüncelerinden uzaklaşamıyorsa, tehlikeli bile olabilir. Dengeyi kurmak önemli. Motosikletle yolculuğa karar verdiyseniz, mutlaka yola, trafiğe, rüzgara, zemine, zeminin yapısına, motorun sesini dinlemeye konsantre olmalısınız.

Fit Olmak İçin İdeal
Tabii fiziksel bir performans gerektiren bir “spor” olduğu için önceden gerçekleştirdiğiniz spor aktiviteleri size kesinlikle katkıda bulunur. Ayrıca, yolculuktan sonra kendinizi çok dinç ve formda hissediyorsunuz. Örneğin, 10 günlük zorlu bir yolculuk 4-5 aylık fitness’tan ve psikolog seanslarından daha etkili.

Bağdat Caddesi’nde Tek Tekerlek Üstünde Gittim

* Motosikletle yaşadığınız en unutulmaz anınız nedir?
1994’te 650’lik motorumu yeni almıştım. Daha önce kullandığım motosikletlerden daha güçlü ve çok farklıydı. Bağdat Caddesi’nden eve dönerken yolda üniversiteden bir arkadaşımı gördüm, motosikletimi çok beğendi ve evine yakın bir yere bırakmamı istedi. Benden oldukça iri olduğu için motosikletteki ağırlık arkada merkezlendi. Işıklarda beklerken, istemeyerek fazla gaz verdiğim ve motosiklet şahlandı. Diğer ışıklara kadar gazı kesmeyi ancak bırakabildiğim için tek tekerlek üzerinde gittik. Tabii arkadaşım bana güzel bir fırça atıp bir daha motosikletime binmeyeceğini söyledi. Ona her şeyin kontrolümün dışında geliştiğini daha sonra anlatabildim, çok güldük.

Kızım Olduktan Sonra Hız Duygumu Törpüledim

* Motosikletle ilgili tatsız bir olay yaşadınız mı?
2007 Şubat’ta Fuerteventura’da (Kanarya Adaları’ndan biri) bir kaza yaşadım. Adada 950cc’lik KTM ile taşlık bir yamaçtan inerken fren yaptım ve virajda yamaçtan aşağı düşmemek için motosikleti ayağımın üzerine bıraktım. Koruyucu Cross çizmelere rağmen, ayağım ters döndü. Bağlarda ve tarak kemiklerimde ezilme oldu. Önce koltuk değnekleri ile sonrasında 6 ayı ağrılar ve tedavi ile geçirdim. Bu 5-6 günlük bir parkurdu son 2 gününü bu şekilde geçirdim. Çizmeyi arkadaşımın yardımı ile giyerek parkuru tamamladım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder