21 Şubat 2012 Salı

Küresel Isınmada Hızlı ve Ucuz Katkı İçin...

Küresel Isınmada Hızlı ve Ucuz Katkı İçin...

Kopenhag görüşmelerinin iklim değişikliği konularında bağlayıcı bir anlaşmayla sonuçlanamamasının ardından pek çok değerlendirme yapıldı. Uzmanlara göre mutlaka bir mutabakat gerekiyordu, bu gerçekleşemedi. Eğer “Bu konuda olumlu ne gibi sonuçlar elde edildi” diye düşünürsek belki dünya kamuoyunun Kopenhag Konferansları sayesinde iklim değişikliği sorununa odaklanması ve bu konuda bir farkındalık yaratılması öne sürülebilir. Somut bir anlaşma olmamakla beraber iklim değişikliği tehdidi ve liderlerin tutumu hakkında bilgi sahibi olundu. Medyanın hiç olmazsa konferans süresince iklim değişikliği konularını işlemeye mecbur kalması, konuya kayıtsız kalan ilgili ve yetkili kişilerin tutumlarını odak noktasına aldı, belki de uyardı.

Kopenhag’da iklim değişikliği konularından “karbon salımının” üstünde çok duruldu ve ülkelerin karbon salımının sınırlandırılması ana konu olarak ele alındı. Atmosfere salınan karbonun, karbondioksit gazının iklim değişikliği üstünde oynadığı tartışılmaz rol, herkes tarafından benimsendi. Ancak bu konuda, sadece karbon salımının görüşülmesinin yanında çok önemli bir başka sera gazı dikkatlerden kaçtı. Bu da iklim değişikliği üstünde karbon salımının yüzde 75 oranında etkisi olan “metan gazı.” Bu konu üstünde yeteri kadar farkındalık yaratılamadı ve dikkatler çekilemedi.

İklim değişikliğine sebep olan en önemli sera gazlarından birisi metan gazıdır. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Paneli eski başkanı Robert Watson’a göre 1997’de Kyoto Protokolü’nde, 6 sera gazını içine alan “sepet” içinde değerlendirilmesine rağmen metan gazının karbondan farklılığı göz ardı edildi. Metan gazının atmosferdeki ömrünün karbondioksit ile aynı olduğu varsayılarak veya bu gazın farklılığı göz ardı edilerek ele alındı.

Metan gazının atmosferdeki ömrü, karbona göre çok daha kısa; karbon atmosferde yüzlerce yıl kalmasına karşın metan, on yıl civarında bir ömre sahip. Yani metan gazı salımları etkili bir şekilde azaltılır, durdurulabilirse bunun olumlu etkileri on yıl içinde alınabilecek. İklim değişikliği üstündeki önemli etkisi ortadan kaldırılabilecek. Robert Watson’a göre küresel sıcaklık artışlarına kısa zamanda bir çözüm arıyorsak karbon salımı azaltılması çalışmalarına paralel olarak metan gazının salımının sıfırlanmasına odaklanmalıyız. Böylece on yıl gibi kısa bir sürede, iklim değişikliği ve küresel sıcaklık artışlarına kısa dönemde ve daha düşük maliyetle olumlu katkı yapmış oluruz.

Metan gazı katı atıklardan, çöplüklerden, kanalizasyon sistemlerinden, kömür madenlerinden, petrol ve gaz arama çalışmalarından, tarımsal atıklardan ve hayvansal atıklardan kaynaklanıyor. Yeni geliştirilmiş teknolojilerle çöplerden, katı atıklardan, tarımsal ve hayvansal atıklardan metan gazı alınabiliyor ve enerji yaratmada etkin olarak kullanılabiliyor ve havaya zararlı bir salım yapılmadan olumsuz etki yok edilebildiği gibi temiz enerji kaynağı olarak yararlanılabiliyor.

Ülkemizde çöplerin dağ taş demeden doğaya hoyratça depolanması düşünüldüğünde, kömür madenlerinde “grizu” patlamalarıyla hayatların kaybedildiği dikkate alındığında metan gazının toplanması ve işlenmesinin yaşamsal önemi daha iyi anlaşılabilir. Metan gazı sistemli bir şekilde alınabildiğinde grizu patlamaları da olmayacak. Ülkemizde maalesef çok ucuz değerlendirilen hayatlar kurtulacak.

Metan gazının iklim değişikliği üzerinde etkileri yok edilirken temiz enerji üretebilme olanakları vermesi, atmosferdeki ömrünün karbona kıyasla kısa olması nedeniyle küresel ısınmada “kısa süreli kazanımlar” elde edilebilmesine olanak sağlıyor.

Uluslararası İklim Değişikliği Paneli eski başkanı Robert Watson, karbon salımları yanında metan gazına odaklanmamızı öneriyor. Burada en önemli görev yine kamu yöneticilerinde. Onlar, gerekli düzenleme ve teşviklerle ülkemizde bu konuda önemli adımlar atılmasını sağlayabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder